Felsefeye Yeni Başlayanların Öğrenmesi Gereken 5 Büyük Filozof
Öncelikle buradaki sıralama kişiden kişiye değişebilir ama ben kendi ilk öğrendiğim ve şu an da önemli gördüğüm 5 filozofu burada sizlere derledim. Daha fazla bu tarz içeriklere ulaşmak için sayfayı takipte kalmayı unutmayın.
Öncelikle buradaki sıralama kişiden kişiye değişebilir ama ben kendi ilk öğrendiğim ve şu an da önemli gördüğüm 5 filozofu burada sizlere derledim. Daha fazla bu tarz içeriklere ulaşmak için sayfayı takipte kalmayı unutmayın.
1- Sokrates
Listemize felsefenin patlamasına sebep olup yaşadığı dönemdeki en zeki insan olarak kabul edilen Sokrates ile başlayalım. Sokrates felsefi bir kuram ortaya atmamakla beraber sistemi eleştirerek filozof olarak kabul görmüştür.
Ahlak felsefesinin kurucusu olarak kabul edilen Sokrates’in yaşamının en belirgin olaylarından biri MÖ 399 yılında hakkında açılan davadır. Platon’un Sokrates’in Savunması adlı eserinde anlattığı kadarıyla Sokrates, şehrin tanrılarına inanmamak onların yerine başka tanrılar koymak ve böylece gençliği zehirlemekle suçlanır. “Gençleri yoldan çıkaran adam” olarak gösteriliyordu. Sokrates bu suçlamalar sonucunda ölüme mahkûm edilir. Sokrates, yazılı bir kaynak bırakmamıştır.
2- Platon
Sıralamada kronolojik olarak ilerlediğimizde 2. olarak Platon geliyor. Platon’un benim için önemli olmasının birçok sebebi var. Bunlardan bazıları Sokrates’in öğrencisi olması, ona olanları görmesi ve ilk defa ortaya felsefi kuram atması.
Sokrates’in öldüğünü gördükten sonra demokrasiye olan inancı büyük oranda azaldı aslında onun inancının düştüğü şeye *demagoji de diyebiliriz. Demokrasi yanlış bir karar verip cahiller Sokrates’i idam ettirince fikir anlayışı olarak otorite düşücelere kaydı. Felsefi düşüncelerini burada anlatmak çok güç olsa da bir tanesini kısaca anlatmak gerekirse mağara teorisinde insanların görmek ve inanmak istediği şeyleri görüp inandığından bahsediyor.
Felsefe için özel akademiler açmıştır ve “Devlet” gibi yazılı kaynaklar bırakmıştır.
*bir kimsenin ya da topluluğun duygularını kamçılayarak, okşayarak, ona ya da onlara gerçek dışı şeyler söyleyerek onu ya da onları kendine çekmeye çalışma.
3- Aristoteles
Sıralamaya Aristoteles’i koymasam olmazdı. Aristoteles’in eserleri bir zamanlar sorgusuz bir saygıyla kabul edilmekteydi. Galileo Dünya’nın Güneş etrafında döndüğünü açıkladığında sapkınlıkla suçlandı. Bunun nedeni İncil’e karşı çıkması değildi. Galileo Aristoteles’e karşı çıkma cüretinde bulunmuştu! Aristoteles Platon’un gizemli niteliği olmadan felsefeye katkıda bulunmuştur.
Aristoteles’in yazdıkları daha sistemlidir ve yazı tarzı daha sadedir. Okulda yazdığımız kompozisyonlardaki giriş gelişme sonuç bölümleri Aristoteles’ten çıkmıştır. Hayatına geçecek olursak Platon’un öğrencisiydi. Platon’dan birçok yönde ayrılıp düşüncelerini benimsemese de ona karşı düşmanca bir tutumu yoktur. Aksine, ona karşı çok sıcak bir hayranlık duygusu beslemiştir.
Platon öldükten kısa zaman sonra, MÖ 343 ‘de Makedon 2.Filip ‘in isteğiyle Makedonya sarayında Büyük İskender’e hocalık yapmıştır. Aristoteles eğitmen olarak 4 yıl görev yaptı ancak yaşadığı şeyler onu hiçbir zaman imparatorluk fikrine ısındırmadı. Aristoteles için ideal siyasi birim hep Yunan şehir devleti oldu. Aristoteles’in felsefesi ve düşünceleri Platon’da gördüğü eksikliklerden doğdu. “Form ve Madde”, ” Neden”, “Teoloji”, “Mantık” ve daha bir sürü konu hakında düşüncelerini belirtmiştir.
Burada bu düşüncelerini yazı çok uzayacağı için açıklayamıyorum ama bir gün bu düşünceler hakkında yazı yazabilirim.
4- Descartes
Descartes yetenekli ve meraklı bir öğrenciydi. Sekiz yaşında okula başlayıp 8 yıl boyunca mantık, felsefe ve matematik öğrendi, Hassas bir çocuktu ve sıklıkla dinlenmek için geç vakitlere kadar yatakta kalması gerekiyordu. Descartes’in yine yatakta uzandığı bir sefer bir örümceğin ağ örmesini izleyerek koordinat geometrisinin prensiplerini bulduğu rivayet edilir.
Descartes daha sonra çoğunlukla Fransa’nın dışında olan askeri bir işe karar kıldı. Sağlığı pek iyi olmayan birisi için askeri bir meslek iyi bi tercih gibi görünmeyebilir ancak Descartes Almanya, Bavyera, Macaristan ve Bohemya’daki askeri hizmetleri görmüştü.
Descartes’in askeri hizmet için para kabul etmediği ve ordu hayatını matematik, felsefe ve müzik çalışmaları ile birleştirdiği söylenir. Descartes, sonunda kendisini bu hayattaki görevinin akıl yoluyla gerçekliği aramak olduğuna ikna eden çeşitli rüyalar görmüştür.
Descartes’in eserleri arasında “Dünya Üzerine İnceleme”, “Yöntem Üzerine Konuşma” gibi eserler vardır. Dünya Üzerine İnceleme adlı kitabının yayınlanmasını Galileo’nun yanlış şeyler öğretmek sebebiyle mahkum edilmesinin ardından erteledi. Kartezyen yöntem Descartes’in felsefi yöntemidir, Sistematik Şüphe Yöntemi, Beden ve Akıl, Tanrı’nın varlığının kanıtı üzerine düşünceleri ve felsefesi vardır.
Descartes’i çoğu kişinin tanımasının sebebi olan ve onun temel felsefesini açıklayan kelime “şüphe” dir herhalde. Çoğu kişi ise onu kendi ile olan aşağıdaki dialog ile tanır:
Evet, der Descartes, şüphe edilmeyecek bir şey var. Burada oturmuş her şeyden şüphe ediyorum. Eğer ben şüphe ediyorsam, ben var olmalıyım! “Düşünüyorum, öyleyse varım.” ( Cogito, ergo sum)
5- Nietzsche
Listemizin sonunda Nietzsche var. Aslında Nietzsche günümüzde olsaydı büyük ihtimal nefret ederdiniz, onun zamanında da öyleydi. Kimse onu ciddiye almıyor kibiri ve uyumsuzluğu yüzünden nefret ediyordu.
Kibir dedim çünkü Nietzsche’ye objektif baktığımızda egosunun gayet yüksek olduğunu anlayabiliyoruz. Kendisiyle aynı görüşte olmayanlara çekinmeden “ahmak” diyebiliyor. Aynı zamanda o kadar uyumsuz o kadar kendisiyle çelişiyor ki ilk yazılarında Sokrates’in akılcı ruhuna saldırırken sonraki dönemde yazdıklarıyla Sokrates’in akılcı bakış açısını ve Fransız Aydınlanması’nı yüceltti.
Ancak büyük düşünürlerin düşünceleri gelişir. Nietzsche sağlığının kötüleşmesi ve olaylara karşı duyduğu tiksinti yüzünden işini bıraktı ve göçebe bir hayat sürmeye başladı. Nietzsche bu zamanlarda Şen Bilim eseri ile “hayata düşman” olarak gördüğü Hristiyanlığa saldırır.
Şunu bilmemiz önemli ki Nietzsche beş yaşındayken ölen babası papazdı ve evde aslında dindar bir hava vardı. Daha sonrasında Nietzsche zamanda defalarca tekrarlanan döngüler olduğu yönündeki fikrini geliştirdi: Olan bütün her şey kaçınılmaz olarak tekrarlanır.
Bu düşünce kendisine özel bir vahiy tarzında gelmiştir, bu düşünce onun dünyaya mesajıdır Nietzsche bu düşüncesini Farslı bilge Zerdüşt’ün ağzından “Böyle Buyurdu Zerdüşt” adlı eserinde dile getirmiştir (bu eser en bilindik eseridir.) Nietzsche daha sonra eski arkadaşı Wagner’e acımasızca saldırdı. Nietzsche’nin sonraki yazıları zihinsel dengesizliğini göstermeye başladı. Nietzsche 1889’da Basel’de bir kliniğe alındı. Buradan çıktıktan sonra Weimar’da kız kardeşi ile birlikte yaşadı. Nietzsche artık bilinen birisiydi, ama deli olarak görülüyordu. Deli olmasının sebebi olarak görülen bir hikaye aşağıdaki gibidir:
Nietzschenin deli olmasını tetikleyen olay: At olayı
Yolda giderken yürümediği için atını kırbaçlayan bir faytoncu gördü. Zavallı hayvan çok bitkin görünüyordu. Hiç gücü kalmamıştı. Atın hiç hali olmamasına rağmen, sahibi onu hareket ettirmek için hiç durmadan kırbaçlıyordu.
Nietzsche gördüğü şey karşısında dehşete düşmüştü. Hızla oraya yaklaştı. Faytoncunun bu davranışını kınadıktan sonra, Nietzsche yere çöken ata yaklaştı, sarıldı ve ağlamaya başladı. Görgü tanıkları, atlara bir kaç kelimeyi mırıldandığını, fakat ne söylediğini anlayamadıklarını söyledi. Efsaneye göre filozofun son sözleri “Anne, ben bir aptalım” olmuştu. Tam o sırada bilincini kaybetti, zihni sonsuza kadar sürecek bir değişime uğradı.
O günden sonra Nietzsche’nin akli dengesini kaybetmesi tüm dünya çapında doktorları ve aydın kişileri şaşkına uğratmıştı. Konuyla ilgili her türlü spekülasyon yapıldı. Torino’da o sabah meydana gelen olayın en az üç versiyonu yazılıp çizildi. Fakat emin olunan tek şey filozofun asla eskisi gibi olmamasıydı.
Bu yazının kaynağı: aklinizikesfedin.com/nietzschenin-ata-sarilip-aglamasinin-nedeni
Bu duruma Nietzsche’nin ünlü sözünü koyabiliriz.
“Her kim bir canavarla çarpışmayı göze alırsa, bir canavar olmayı da göze alsın. Çünkü karanlığa uzun süre bakarsanız, karanlık da sizin içinize bakmaya başlar.”
Friedrich Nietzsche
Sonuç
Bu sıralama tamamen özneldir ve değişiklik gösterebilir. Felsefede Kant, Marx, Epikuros, Locke gibi bir sürü önemli isim var ben sadece 5 ini verebildim. Umarım bir nebze yardımcı olabilmişimdir, sayfayı takipte kalmayı unutmayın 🙂
Kaynaklar
1- Wikipedia
2- Felsefenin Kısa Tarihi / Derek Johnston
Bu bilgileri kaybetmemek için CTRL + D tuşuna veya URL kısmında yer alan yıldız işaretine tıklayarak sayfaya yer işareti ekleyebilirsiniz.
Hypasos, yüksekte anlamına gelen “hypsos”un Türkçeleştirilmiş versiyonudur.
Yorum Yazın